25 Haziran 2010 Cuma




Öz Yayınları, İstanbul 1974, 120 Sayfa

8 Nisan 2010 Perşembe



Türk çocuğuna görgülü olmayı öğretme niyetinde olan kitapçığımız ilk bombasını önsözünün başında kullandığı "Gem almıyan atın ölümü yakındır" Atasözü ile patlatıyor ve devam ediyor:

- Yürüyüş Şekli: Yürürken lüzumsuz hareketler yapmak, kırıtmak, dökülmek ayıptır. Sert adımlar, çok yavaş, çok hızlı yürümek sakattır. El ve kol aşırı derecede sallanmaz. Tabii olmak en iyisidir. Fakat dünyayı umursamıyan bir halde veya korkarcasına birbüzülmeyle yürümek çirkin bir görünüştür.

- Yürürken, yalnız yere veya yalnız yıldızlara bakılmaz.

- Modada acale etmemeli, modanın kibar muhitte tutunmasını beklemelidir. Sonra o modayı tam tabik etmek gerekir.

- Öğrenci kızların en güzel giyimi okul formasıdır.

- Çocuk, gelen misafirlere gülümser çehre gösterir. Ayrıca, ev haknının o misafir hakkındaki düşüncelirini, misafire kattiyen hissettirmez.

25 Şubat 2010 Perşembe


Türkiye'de antikomünist literatüre kapsamlı bir giriş yapılmadı bildiğim kadarıyla. Aşağıda kapağını gördüğünüz kitap gibi birçok yayın vardır memleketimizde. Bunlar çoğunlukla Amerikan yardımlı Komünizmle Mücadele derneği ve İlim Yayma Cemiyeti aracılığıyla yayınlanıyordu. Bugünlerde Amerikan karşıtı olan Milli Gazete yazarı M.Şevket Eygi örneğin o zamanlarda açık açık Amerikan yardımlarıyla ve güdümüyle Komünizm karşıtlığının en yılmaz savunucuydu.

Bu gibi propaganda kitapçıklarının en "hoş" kısmı ki, içleri pek koftur; kapaklarıdır. Daha kitabı açmadan kapağıyla size içeride neyle karşılaşacağınızı anlatırlar. Bir zaman elime geçmiş olan, Asya'da Komünizm'in Ayak İzleri isimli Antikomünist broşürün kapağında şu resim vardı: Karlarla kaplı bir zemin, üzerinde Kar adamı Yeti'nin ayak izleri ve etrafında kan damlaları. İçeriği siz düşünün artık. (Elime geçtiğinde onu da burada sergilerim)

KİTAPTAN NEFİS İKİ BÖLÜM

Uyan, ey Türk Milleti, uyan!.. Düşman içinde ve senin ciğerine elini atmış, bir hamlede koparıp, canını alacak.
Bugün Türiye'de birçok neşir unsurları, apaçık komünizm propagandası yapmakta, kızıl uşaklarının ve komünizm prensiplerini methetmektedir. Nitekim bir misal verelim: Hani bir zamanlar bir Kızıl uşağı vardı ve Türkiye'deki Komünistler onun Rusya'ya kaçmasını temin etmişlerdi. O da Rusya'ya vardığı zaman "Benim Allahım Stalin'dir" diye bağırmıştı. Bu köpek, Demirperde gerisinden bütün dünyaya karşı Türkiye aleyhinde propaganda yapmıştı. Çok iyi hatırlıyacaksınız. İsmi Nazım Hikmet idi. İşte bu hain köpeği, Milliyet Gazetesi "Büyük Türk Şairi" diye ilan etmektedir. Evet.. işte bu gazete, 28 Hatiran tarihli nüshasında "Ferhat ile Şirin Londra'da oynanacak" başlıklı yazıda Nazım Hikmet köpeğini bir hayli methediyor...


.... Zaten fesatçıların (halk arasına nifak sokanların) öldürülmesi yolundaki Allahın emri, sadece onların bu bölücü, fesatçı faaliyetlerinden dolayıdır.

Nitekim Allahu Teala sure-i bakaranın 191. ayetinde: "Fitne katilden beterdir" buyurmaktadır. İşte bir komünistin öldürülmesini icab ettiren husus, onun fitneciliği, bölücü faaliyeti, halkı birbirine düşman etmesidir. Bir itibarla cemiyetlerin bütün fertleri Allah için komünizmle mücadele etmek hususunda Allah tarafından vazifelendirilmiştir..... Sayfa: 40

Kitabın Künyesi:
Alpkanlar Matbaası 1965 80 sayfa Yazan: Ahmet Çiftçi

24 Haziran 2009 Çarşamba

Aşağıda göreceğiniz kitap; 1933 yılında Cumhuriyet'i övmek ve Osmanlı İmparatorluğu'nu yermek maksadıyla, devlet tarafından propaganda amaçlı; halkı "bilinçlendirmek" niyetiyle basılmış.
Ancak yerme işi kimi yerde sınırı aşarak aşağılama derecesine ulaşmış.
Kitap şöyle tasarlanmış; sol tarafında, Osmanlı İmparatorluğu döneminde nasıl dı? sağ tarafında, Cumhuriyet'te nasıl oldu? Örneğin: Bir safyada Osmanlı İmparatorluğunun maarif sistemi ve cemiyet nizamına ilişkin örnekler ve fotoğraflar var. Fotoğraf şu; Bir Mevlevi tarikati ne mensup dervişe ait fotoğraf ve altında ki yazı; Şu soytarılara milletin ruhu emniyet olunur mu? Diğer sayfada; İnkılap Türkiyesi, millete ve hayat inanan cemiyet adamları yetiştirir. Halk, cer hocalarından, türbe pencerelerinden, tekke adaklarından kurtarılmıştır. Kendisini irşad edenler münevver mektep muallimleridir. Ve fotoğraflar...

Diğer sayfalarda neler neler.. Aşağıda ki fotoğraflara bakınız ve görünüz. Sayfa fotoğraflarının üzerine tıklarsanız yazıları okuyabilirsiniz.


-Tabi şunu söylemek gerekiyor, soytarılar dedikleriniz bu topraklarda 600 yıldır sizin de içinde bulunduğunuz cemiyete nizam ve maarifine sistem kazandırmıştır. Tamam kaldıralım işimize gelmeyen, vaktini doldurmuş kurumları ama lütfen bok atmayalım değil mi?


Ayrıca; Gazi horoz değil fikir döğüştürür!!!!


















































8 Ocak 2009 Perşembe

CİNSİ HAYATTA TOY ERKEKLER İSİMLİ KİTAPTAN:
Vücut iriliği ve kuvveti ile cinsi kuvvet arasında münasebet var mıdır?
Soruyu Seksolog Doktor Mannah!? Yanıtlıyor:

Zayıflıktan korkmamalı. Çünkü zayıf bir insanın cinsi iktidarı bir pehlivandan daha fazladır. Hakikaten böyledir. İri insanlarda cinsi kudret pek azdır. Hatta bazı iri pehlivanlarda hiç yoktur. İri yarı erkeklerle evlenen kadınların mesut olmamaları, sık sık kavga etmeleri, o ailede huzur olmaması, çok defa boşanma yoluna gidilmesinin sebebi bu iri erkekte cinsi kudretin yok veya yok denilecek kadar az olmasıdır. Buna mukabil ufak tefek bir erkek ile evlenmiş olan kadının mesut olmasına hayret edilir. Hatta böyle bir kadının kocasından takdir ile bahsetmesine inanılmaz da arkasından: "Zavallı kadın! O sünepe adamın methedilecek nesi olur ki! Fakat ne yapsın derdini içine atıyor, herkese karşı şirin görünmeğe gayret ediyor derler.


Halbuki böyle düşünenler yanılmaktadır. Çünkü o kadın hakikati söylemektedir. Başka kadınların ufak tefek, zayıf, naif diye alay ettikleri kocası onu cinsi bakımdan tam manasiyle tatmin etmektedir. Zaten asıl zavallı olanlar, iri vücutlarına aldanarak böyle erkeklerle evlenen kadınlardır.


-Seksolog Doktor Hannah'ın (uyduruk bir isim olduğunu söylememe bilmem gerek var mı?) iri yarı birisi olmadığı kesin...